Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, liselere geçiş sistemi kapsamında yapılan yerleştirmelere değinerek yerleştirme sınavlarının hiçbirinin eğitimde kalite göstergesi olmadığını kaydederek, "Son 20 yılda eğitimle ilgili, erişimle ilgili sorunlar çözüldü, demokratikleşmeyle ilgili birçok adım atıldı ve eğitimin kalitesiyle ilgili gerçekten kaliteyi ölçen OECD'nin PISA araştırmaları diyor ki Türkiye performansını sürekli artırıyor. Başka şahide ihtiyacımız yok." ifadelerini kullandı.
"Ama bizim kaliteyle ilgili göstermiş olduğumuz göstergelere çok dikkat etmemiz lazım." diyen Özer, "LGS, Çatalca'nın bir performansını gösteremez. Bakanlık olarak paylaşmıyoruz sonuçları. LGS'nin nereden nereye çıktığını nereden biliyorsunuz? Yani Çatalca'dan tüm Türkiye'ye söylemiş olalım bunu. Diyor ki biz veri paylaşımı için o değerlendirme için elde veri olması gerekiyor. Onun için bazı eğitim değerlendirmelerinde, bazı alışkanlıklardan kurtulmamız gerekiyor." dedi.
Türkiye'nin eğitimde gayet iyi bir noktada olduğunu ifade eden Özer, Bu kadar geniş kapsamlı eğitim sistemine sahip, 19 milyon öğrencisi olan, özel eğitim ihtiyacı olan çocuklarına bu kadar eğitim imkanı veren, eğitime erişimi artırmak için bu kadar sosyal politika uygulayan ve buna rağmen bu kadar eğitim sistemini büyütmesine rağmen PISA ve TIMSS'te başarısını sürekli arttıran çok nadir ülke vardır, Türkiye işte onlardan bir tanesi. En önemlisi eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek için yani bölgesinden ve sosyal ekonomik arka plandan bağımsız bir şekilde herkesin en nitelikli eğitime kavuşabilmesi için çaba sarf ediyoruz. İşte bunun için okul öncesi eğitimi güçlendirmeye çalışıyoruz. Ortaöğretim sisteminin dengesini bulması için mesleki eğitimi güçlendirmeye çalışıyoruz. Eğitimde kalitenin arttırılması için en fazla yatırımın yapılması gereken öğretmen olduğu için öğretmenin mesleki gelişim ve kişisel gelişimlerine destek oluyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Bu kararlılıkla en önemlisi hiçbir ayrımcılık yapmadan çalıştıkları takdirde eğitim sisteminin kalitesinin çok daha iyi noktalara geleceğine inandığını ifade eden Özer, köy yaşam merkezi projesi ile ilgili şunları söyledi: "Köy yaşam merkezi de aslında bunun bir çıkış noktası. Geçmişten gelen, köylerden ilçelere, şehirlere, metropollere göçten kaynaklı olarak eğitim sisteminde de farklı bir yaklaşım içerisine girildi ve taşımalı eğitim geldi. O çocuklar köylerde mağdur kalmasınlar diye hükümetlerimiz son 19 yıl içerisinde öğrencileri ücretsiz bir şekilde en yakın okula ulaştırmak için taşımalı eğitim sistemini ortaya koydular ve taşımalı eğitimden yararlanan tüm yavrularımız her gün, öğlen ücretsiz olarak yemek yediler. Şimdi son yıllardaki eğilimlere baktığımız zaman bu akışın tersine döndüğünü görüyoruz. Özellikle Kovid-19 salgınından sonra artık insanların yavaş yavaş metropollerden şehirlere, şehirlerden ilçelere, ilçelerden köylere doğru evrildiklerini akışın tersine çevrildiğini görüyoruz. Aynı zamanda kritik bir sürece tanıklık ediyoruz. Aslında sadece biz değil tüm dünya gıdanın, tarım ve hayvancılığın enerji kadar kritik bir sektör olarak ortaya çıkmasına vesile oldu. İşte aslında bu alanda çok güçlü potansiyel olan ülkemizin de bu potansiyelini çok verimli kullanması için hem eğitim hem de bu alandaki potansiyele katkı sunmak için köy yaşam projelerini devreye soktuk."
Köy yaşam merkezleri ile ilgili ilk açılışı Samsun'dan başlattıklarını hatırlatan Özer, Bu 5. köy yaşam merkezi. İstanbul'daki ilk köy yaşam merkezi... isim de çok tevafuk etmiş Arif Nihat Asya gibi çok değerli bir şairimizin bu topraklara sevdalı, bu topraklarla ilgili özlemlerini dile getiren, hepimizin şiirlerini bildiğimiz Arif Nihat Asya'nın okumuş olduğu bir okulun dönüşümüyle İstanbul'da ilk açılışı yapıyoruz. Aslında bir Anadolu'ya dönüş projesi. Niye? Çünkü köylerdeki ilkokulları açabilmek için artık hiçbir engel yok. Çünkü yönetmeliği değiştirdik. Öğrenci sınırlamasını kaldırdık. Artık istenilen her noktada köy okulu açılabilir. Talep edilmesi yönünde bu birinci adımdır. İkinci adım olarak köylerde anaokulları, bizim en öncelikli alanlarımızdan bir tanesi okul öncesi eğitimdeki okullaşma oranlarının artması. Çünkü eğitimde fırsat eşitliğinin en kritik parametresi orası. Bu vesileyle onu da hatırlatayım; 3 bin tane yeni anaokulu yapmak üzere yola çıkmıştık. Dün sayıyı kontrol ettik 1008 olmuş. Yani 11 ay gibi kısa sürede 1008 bağımsız anaokulunu hizmete açmışız Türkiye'de ve 5 yaştaki okullaşma oranları da yüzde 78'den yüzde 93'e çıkmış." bilgisini paylaştı.
Köylerin de bundan yararlanması için köy anaokullarındaki 10 öğrenci koşulunu 5'e indirdiklerini anımsatan Özer konuşmasını Şöyle sürdürdü: "Sadece bu küçük adımımızla, yönetmelik değişikliğiyle 1800'e yakın köyümüzde 12 bin yavrumuz köy anaokullarıyla buluştu. Şimdi buna bir ilave daha yapıyoruz. Köylerde halk eğitim merkezi açıyoruz. Türkiye'de 998 tane halk eğitim merkezimiz var. Halk eğitim merkezlerinde vatandaşlarımız içn 3 binin üzerinde farklı kursla hayat boyu öğrenme stratejisi kapsamında vatandaşımıza hizmet sunuyoruz. Geçen sene halk eğitim merkezlerinden yararlanan kursiyer sayımız yaklaşık 5 milyondu. 2022 yılında her ay 1 milyon vatandaşa erişmeyi hedef koyduk. 6 ayın sonunda 6,3 milyon vatandaşımıza ulaştık. Yani 1 milyon hedefini de geçtik. İnşallah yılın sonuna kadar 12 milyon vatandaşa erişme hedefine ulaşacağız ve bu vatandaşlarımızın yüzde 70'i kadınlarımız. Kadınlarımızın daha güçlü olabilmesi, istihdama daha güçlü katılabilmesi ve ihtiyaç duymuş oldukları tüm eğitim imkânlarını, bulundukları lokasyondan alabilmeleri için köy yaşam merkezlerini devreye sokuyoruz. Artık köy yaşam merkezlerinde tarımdan hayvancılığa kadar, Tarım ve Ormancılık Bakanlığımızla da koordineli bir şekilde vatandaşımızın istemiş olduğu her türlü eğitimi yerinde vereceğiz. Köy ilkokulu, köy anaokulu, halk eğitim merkezi..."
Bu şekilde alanı müsait olan yerlerde de yaz kampları, yaz okullarıyla, gençlerin, çocukların bu doğal ortamlarda vakit geçirmesini sağlamış olacaklarını kaydeden Özer, "Aslında bu köy yaşam merkezleri bir bölgedeki yetişkinlerle eğitim çağ nüfusundaki gençleri, çocukları bir araya getiren dolayısıyla yıllardan beri konuşulan kültür transferiyle ilgili de çok önemli bir merkez olma potansiyeline sahip bir proje. Her açılan köy yaşam merkezinde bakanlığımızdaki bir birim koordine edecek ve kontrol edecek. Burada biz sadece bu açılışı yapıp gitmeyeceğiz. Arif Nihat Asya Köyü Yaşam Merkezi'nde hangi kurslar düzenleniyor? Neler yapılıyor? Her ay buranın raporunu alacağız. Çünkü gerçekten bu Türkiye için çok kritik bir proje ve bunun çok başarılı olması lazım. Onun için el birliği yaparak inşallah bu projeleri çok daha iyi noktaya taşıyacağız."
Özer, Arif Nihat Asya Köy Yaşam Merkezinin açılışında emek veren herkese teşekkür etti.